Tuzla Balıkçısı Tuzla – 55 Çeşit Balık Mezesi

Yazar : Alper Ünsal Gündoğdu | 0 Yorumlar | Tarih : Aralık 6, 2014 | Kategori : Balık Mekanları, İstanbul (Anadolu Yakası), Mekan Konumu, Mekanlar, Türkiye

23 Aralık 2013 Pazartesi

Uzun zamandır tanıtmak için can attığım bir mekana sıra geldi. Burası öyle bir restoranki, ilk geldiğimizden beri İstanbul’un bir ucundan (Büyükçekmece) diğer ucuna (Tuzla) gitmek için bahane arıyoruz.Benim bu blog yazmamın en büyük nedeni lezzetli, orijinal ve ucuz mekanları tanıtmaktı. Tuzla Balıkçısı bu tanıma birebir uyan bir yer. Peki neden bu kadar özel? Hemen cevabını vereyim, mezeleri yüzünden. Deniz ürünleriyle yapmadıkları meze yok.
Genelde bizde balık kültürü sadece balığın ızgara mı tavada mı pişmesini istediğimizle sınırlıdır. Ekstra bir şey pek eklenmez. Burda ise konsept tamamen farklı.

Meze konusuna tekrar döneriz, şimdi mekanı tanıtmaya başlayalım. Tuzla Balıkçısı adından da anlaşılacağı gibi Tuzla’da. Başka şubesi bulunmuyor. Bu güzel restoranı bizimle buluşturan 3 kardeş (Varol-Sezgin-Yakup Okçu) 2005’te açıyorlar Tuzla Balıkçısı’nı. Mekan gitgide ilgi görmeye ve kalabalıklaşmaya başlayınca 2008’de Tuzla sahilinde bulunan şimdiki yerlerine geçiyorlar.
Mekan oldukça geniş fakat özellikle haftasonunda o kadar geniş olmasına rağmen sıra beklemek zorunda kalabiliyorsunuz. O nedenle bu duruma hazırlıklı olmanızı tavsiye ederim.

Masamıza oturduğumuzda ilk olarak mısır ekmeğimiz geliyor ve benden ilk artıyı kapıyorlar. Genelde balık restoranlarına gidince normal beyaz ekmek geliyor ve hiç uymuyor balıkla. İşin ruhuna aykırı. Bir Karadenizli olarak mısır ekmeğini görünce sevindim tabiiki. Hatta bu ekmekleride kendileri yapıyorlar, sıcak sıcak masaya geliyor, yemede yanında yat durumu oluşuyor 🙂
Hemen ilk olarak salatamızı ve çok methettikleri balık çorbamızı söylüyoruz.Salatamız üzerine kaşar rendelenmiş olarak geliyor. İçindeki sebzeler oldukça tazeydi. Çok beğendik.

Normalde balığı çorbası yapılacak birşey olarak görmem. Fakat burada balık çorbası oldukça lezzetliydi. Geldiğinizde tatmanızı tavsiye ederim.

Tabiiki her balık restoranına geldiğimizde söylediğimiz gibi kalamarımızı söylüyoruz. Kalamar güzel ama sonradan gelen mezeleri tattıktan sonra kalamar falan aklınıza gelmiyor.

Neden böyle diyorum? Çünkü kalamarmış, salataymış, bunlar teferruat. Buraya gelince yapacağınız şeyi söylüyorum. Kendinizi garsona bırakacaksınız. Cem Yılmaz’ın gösterisinde bolca dalga geçtiği garsona bırakma olayı burada tam anlamıyla vücut buluyor. Çünkü burada o kadar çok meze varki (denilene göre 55 çeşit meze var), ilk geldiğinizde kendinizi akışa bırakmanız ve mezeleri bir gurme edasıyla az az tatmanız çok daha güzel oluyor. Açıkçası ben resimleri çektim fakat hangisi hangisiydi şimdiden unuttum. O nedenle sadece resimleri paylaşıyorum genel olarak nelerle karşılaşacağınız konusunda.

Mezelerden bahsedersek, en çok rağbet görenler;

Soya soslu somon, Fener kavurma, Balık kokoreç, Patlıcanlı iskorpit, Levrek marine, Soğanlı dülger balığı, Sebzeli lagos, Kalamar-karides kavurma, kılıç balığı kavurma.

Ben özellikle Fener kavurma, Kılıç balığı kavurma ve Kalamar-Karides kavurmayı ilk sıralara koyuyorum. Lezzetinden bahsetmek içinde şöyle bir örnek vereyim siz anlayın; balık yemeyen 2.5 yaşındaki oğlum bile burda bayıla bayıla yedi verdiğimiz şeyleri 🙂 O nedenle illa seveceğiniz birşeyler olacağına eminim.

Son olarak tatlımızıda istedik ama her zaman dediğim gibi yemek yediğiniz bir yerde tatlı yememek gerekir. Volkanik dedikleri bir tatlı var ama marketten alınan suflelere benziyordu, hiç beğenmedik. Zaten illa canınız tatlı çekiyorsa hemen yanında Faruk Güllüoğlu var, orada yemek çok daha iyi bir seçenek.

Peki bütün bunları yedik içtik ne ödedik diyorsanız, işte orasıda 10 numara. Çünkü biz bu kadar salatası, balık çorbası, kalamarı, içecekleri, mezeleri, tatlıları yedik ve ödediğimiz tutar 57 TL. Bence inanılmaz. Başka hiçbir balık lokantasında 2 kişi bu fiyata çıkamaz. İnşallah bu fiyat politikalarını hep sürdürürler ve herkesin gelebileceği bir restoran olarak kalırlar.